Diplomatik ilişkilerin 105’inci yıl dönümünü kutlayan Türkiye ve Rusya, son yüzyılda birçok zorluğun üstesinden gelerek iki ülke arasında derin bir ilişki geliştirmeyi başardı. Stratejik ortaklıkları, bu süreç boyunca hem ekonomik hem de siyasi alanlarda önemli bir dayanışma sergilemelerine olanak tanıdı. Bölgemizdeki dengeleri sürekli olarak etkileyen iki büyük güç olan Türkiye ve Rusya, günümüzün dinamik uluslararası ilişkilerinde nasıl bir denge unsuru haline geldiklerini anlamak için tarihsel bağlarına ve mevcut duruma bakmak gerekiyor.
Rusya ve Türkiye’nin uzun ve karmaşık tarihi, iki ülkenin siyasi ve ekonomik ilişkilerini şekillendirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki çatışmalardan günümüze uzanan süreçte, her iki ülke de birçok alanda birbirlerine karşı farklı tutumlar sergilemiştir. Tarihsel olarak bazen rakip bazen de müttefik olan bu iki ülke, son yıllarda yaşanan birçok krizi geride bırakarak stratejik bir ortaklık tesis etmeyi başarmıştır. Özellikle Soğuk Savaş dönemi sonrasında, iki ülke arasında kurulan ilişkilerin geliştirileceği pek çok fırsat ortaya çıkmıştır.
2000’li yılların başında her iki liderin de iktidara gelmesiyle birlikte, Türkiye ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkiler yeni bir ivme kazandı. 2002’de başlatılan yüksek düzeyli ziyaretler, ekonomik işbirlikleri ve kültürel değişim programları ile bu ilişkiler adeta yeniden doğdu. Özellikle enerji alanında imzalanan anlaşmalar, iki ülkenin birbirine olan bağımlılığını artırmakla kalmadı, aynı zamanda bölgedeki dengeleri de değiştirmeye başladı.
Ekonomik işbirliği, Türkiye ve Rusya ilişkilerinin temel taşlarından birini oluşturmaktadır. Türkiye, Rusya'nın en büyük ticari ortaklarından biri haline gelirken, Rusya da Türkiye'nin en büyük enerji tedarikçisi olmayı başarmıştır. 2014 yılında imzalanan Türk Akımı Projesi, iki ülke arasındaki enerji işbirliğinin en somut örneklerinden biridir. Bu proje, Türkiye'nin enerji güvenliği açısından da kritik öneme sahiptir.
Yüksek enerji fiyatlarının ve arz güvenliğinin önem kazandığı günümüzde, Türkiye ile Rusya arasındaki bu stratejik birliktelik, Avrupa'nın enerji ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir rol oynamaktadır. 2023 yılı itibarıyla, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 30 milyar dolara ulaştığı ifade edilmektedir. Her iki ülke, bu ilişkileri daha da geliştirmek için çaba sarf etmekte ve birçok sektörde işbirliğini artırmak için çeşitli anlaşmalar imzalamaktadır.
Ancak, yalnızca ekonomik işbirliği değil, aynı zamanda siyasi stratejiler de bu ilişkilerin şekillenmesinde etkili olmuştur. Ortadoğu ve Kafkaslar gibi kriz bölgelerinde ortak çıkarlar doğrultusunda hareket etme çabası, iki ülke arasındaki güvenin artmasına olanak tanımıştır. Suriye iç savaşı gibi karmaşık durumlar, Türkiye ve Rusya'nın pragmatik bir biçimde ortak bir çözüm bulmak için birlikte hareket etmeleri gerektiğini ortaya koymuştur.
Geçmişteki zorluklara rağmen, Türkiye-Rusya ilişkileri, karşılıklı anlayış ve işbirliği ile denge oluşturma çabaları sayesinde güçlenmiştir. Diplomatların, iş insanlarının ve halkların birbirlerine olan güveni, ilişkilerin geleceği için umut verici bir temel oluşturmaktadır. Bu bağlamda, her iki ülke de uluslararası platformlarda daha güçlü bir ses getirmeyi hedeflemekte ve bu ortaklık üzerinden birçok stratejik hedeflerini gerçekleştirmek için bir araya gelmektedir.
Sonuç olarak, diplomatik ilişkilerin 105’inci yılına girmemizle birlikte, Türkiye ve Rusya'nın ilişkileri, sadece geçmişle şekillenmiş bir miras değil, geleceğe yön verecek olan önemli bir stratejik ortaklık olarak görünmektedir. Her iki ülkenin de dinamik politikalar geliştirmesi ve ortak hedefler belirlemesi, bu ilişkilerin daha da derinleşmesine olanak tanıyacaktır. Rusya-Türkiye ilişkileri, sadece iki ülke için değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkeler için de önemli bir denge unsuru olmayı sürdürmektedir.